Ben muskulpesentim diyen biri hayatin tesadufi yanlari oldugunu iddia etmektedir. Bu iddianin dogru olup olmadigini bilemeyiz fakat kendi icinde bir sorunsal barindirdigi kesin.
1.Hayatin tesadufi yanlari vardir.
2.Cok az insan bunlari farkeder.
3.Bu insanlarda sadece cok azi bu farkindaligin ustunde durur.
Bu siralamaya dorduncu maddeyi de ben ekliyorum. Cok az insanin farkettigi bir durumun ustunde cok az duruldugu icin bu olgulara tesaduflerin farkindaligi denir. Totolojik bir potansiyel barindiran bu cikarimlarin paradoksal yani sudur ki tesadufi farkindaliklari farketen sayica az insanin evrensel bir gozlem sundugu iddiasi suphelidir.
Peki bu insanlari digerlerinden farkli kilan nedir? Ya da ayni insanin farkli zamanlarda benzer seyleri yasasa bile bazen farkedip bazen farketmemesinin sebebi ne olabilir?
Aklimiza gelen aciklamalari siralamadan once sunu belirtmeliyim ki bu analizler o farkindalik anlarindan bagimsiz bir benligin hazirladigi cevaplardir.Bu nedenle, birazdan okuyacaginiz aciklamalarin bir nevi oznel-nesnel gozlem sorunu barindirdigini kabul ediyoruz.Fakat bize gore, tesaduflerin farkindaliginin var oldugu iddialarini ortaya sunan benlik yazida varolmadigi icin iddialari da zaten kendinden menkuldur.
Ilk olarak, Ben muskulpesentim diyen adamin o anda yasanan tesaduflerin farkina varmasina sebep olan durum, o sirada ‘gozlerinin acik olmasi’ olabilir. Bu aciklama tamamen kisisel bilinc uzerine kurulmustur ve bilinci etkileyerek farkindaligin artacagini iddia eder. Ayni zamanda tesaduflerin gercekten tesadufi ve gecici olarak olustugunu bu sebeple de ender olarak algilanabilecegini varsaymaktadir. Ek olarak, bu tesadufler zincirlemesine maruz/sahit olmanin psikolojik durumdan bagimsiz olarak da mumkun oldugunu one surer.
Ikinci olarak ise, o anda ben muskulpesentim’in psikolojisi pozitif bir yondedir ve gozleri tesadufleri arayip, bagimsiz olgulardan anlamlar cikarmaktadir. Bu aciklama digerine benzer olsa da, psikolojik bir durumdan kaynak alir ve rasyonel bir aktivitenin urunu olarak sekillenir. Bir yandan tesadufi durumlarin aslinda surekli varoldugunu sadece psikolojik motivasyon eksikliginin bunu kacirdigini savunurken, diger yandan tam da bu surekli varolma durumundan dolayi aslinda tesadufi durumlarin hic varolmadigini ima etmektedir. Fakat bu gerceklik o anda yasanilan farkindaligin yarattigi keyfi azaltacagi icin tesaduflerin hic varolmadigi durumunu kabul etmez. Kisaca, surekli olagelmekte olan tesadufler aslinda sadece bilince tesaduf olarak yansiyan oznel cikarimlardir. Dolayisiyla, cevrede olan biten herhangi bir olgu tesadufi zincirlemenin bir parcasi olarak algilanabilir.
Ucuncu aciklama ise yukarida bahsedilen iki bakis acisini harmanlar. Buna gore, tesadufler, ister bilinci acik tutarak farkedilmesine olanak kilinan kendi icinde mantikli bir olgular zinciri olsun, ister psikolojik bir durumun tetikledigi tesadufi olmayan olgulari rasyonel bir sekilde baglamlama olsun,iki durumda da benligi sosyal cevrede konumlandirma ihtiyacinin bir urunu olarak ortaya cikar. Bir diger degisle, bazi anlarda oznenin, kendisini cevresi ile iliskilendirmesinde bulamadigi referans noktasini, olgularin butunlugune yorarak olusturmaya calisir. Bu sekilde, cevresinde olup bitenlere maruz kalan bir ozneden, cevresinde birbirinden bagimsiz gibi gorunen olgularin ic dinamiklerini ve gizli anlamlarini cozebilen bir ozneye gecise isaret eder. Bu bir hakimiyet duygusu yaratir ve oznenin kendisini sosyal cevrenin merkezine oturtmasina olanak tanir. Diger bir degisle, ozne tekrar benligi konumlandirmak icin merkezi bir referans noktasi olusturur.
Son olarak dorduncu aciklama ise, dusunus mekanizmalarin naif kanadindan gelmektedir. Bu dusunceye gore, insanlar sosyal hayatlarini surdururken yapmalari gereken isler, edindikleri sosyal gorevlerle o kadar mesguldurler ki, hayat kendi onlerinde onlara zevk alabilcekleri tesadufler sunmalarina ragmen, kendileri bunu gormekten aciz bir sekilde zihinlerinin boyundurugu altina girmislerdir. Bu gorev gundelik hayatin icine o kadar islemistir ki, bu farkindiliklarin zevkine varabilmek icin zihinlerinin gucunu azaltacak maddeler kullanmak zorunda kalmislardir. Bu dusunce sekline gore, aslinda, insanlar zihinlerinin aktivasyonuna dissal bir uyarici ile degil icsel olarak yani kendi benlikleri ile mudahale edebilirler. Sadece bunu yapmak uzun bir ugras gerektirdigi icin kolay yolu secmektedirler.Gunumuz arastirmalarinda, bu zor yolu secip basarili olanlar uzerine calismalar devam etmektedir. Fakat, bunu teorilestirmeye calisanlarin akibeti ortadadir.(bkz. Secret)
Sonuc olarak, bu dort aciklamadan hicbiri paradoksu cozemez. Kisaca,tesaduflerin farkindaligini yasamak, farkindaligin tesadufi yanlarinin uzerinden durmaktir. Bu demektir ki, zihnin, farkindaligi boyundurugu altina almasinda bir sakinca yoktur. Bu yasanilan durum zihnin is bolumunu yerine getirmesinden rahatsiz olan benligin bir kacamagidir. Yasanildigi sanilan farkindaligin (bu cikarimlara gore aslinda yaratilan durumun) birkac saniye surmesinin sebebi de zihnin en fazla kisa bir sureyle ertelenecek kadar guclu olmasindan kaynaklanir. Bu nedenle, tesaduflerle ilgili yazi yazan ozne, yani ben muskulpesentim, tam da zihnin olanaklarindan faydalandigi icin bu durumu aktarmada basarisiz olmustur. Cunku bu durumun anlatilmasi icin zihnin bir sureligine ertlenmesi gerekmektedir ve bu kisa surede o farkindaligin bir blog yazisi olarak aktarilmasi mumkun degildir. Kisaca, ben muskulpesent’im zaten yoktur, varolmasi mumkun degildir.
Bu yazi, ben muskulpesent’im yazisina cevaben yazilmistir, bilimsel bir degeri yoktur.